Ne kadar kurnazsınız?-1

Ne kadar kurnazsınız?-1




 

Yılların tecrübesiyle altını çizerek demek istiyorum ki, “İnsanlar bir işi yaparken elbette hesap etmeli. Ama bunu tilki hesabı etmemeli. Çünkü hesaplar her zaman tutmaz.” Bilirsiniz insanlar tapu düşkünüdür. Yunus Emre’nin “Mal sahibi mülk sahibi, / Hani bunun ilk sahibi?/ Mal da yalan mülk de yalan. /Var biraz da sen oyalan” diye asırlar öncesinden seslenmesine rağmen bugün insanlar tapu için birbirine küser kızar bağırır çağırır hatta canına kasteder… Günümüzde de insanlar tapu peşindedir. “Bir evim olsun da, iş yerim olsun da kiradan kurtulayım” der durur. Kendisinin bu dünyada zaten kiracı olduğunu unutur. Kontratı dolduğunda da her şeyi yüzüstü bırakır gider.

En zeki hayvan tilkidir deriz. Günlerce aç gezer tilki. İşte bir fırsatını bulup bir kümese girecek de tavuk yiyip karnını doyuracak. Bütün zekiliği bu kadar… Öte yandan hepimizin aptal olarak değerlendirdiği hindi denen o sünepe (!) hayvanın yemi önüne kadar gelir.

İnsanlar arasında tombalacıların, yankesicilerin, hırsızların gözaçık kimseler olduğunu var sayarız veya zannederiz. Oysa açıkgöz olduğunu zannettiğimiz bu insanlar hep aç gezer. Açıkgöz olanların varlıklı olması gerekmez mi?

İnsanlar bazı hesaplarını tilki hesabı gibi kurnazca yaparsa, aşağıda şahidi olduğum olaylarla karşılaşabilirler. Çok sevdiğim, oldukça da varlıklı bir dostum vardı. Bunun da 20 yaşında yeni evlenmiş bir oğlu vardı. Bir gün yanıma gelip dedi ki:

“Ben ölürsem oğluma maddi varlığım yüzünden büyük miktarda veraset intikal vergisi öder. Bunun için ben sağlığımda değişik yollardan bu malları oğluma intikal ettireceğim.”

Karşı önerilerimizi tavsiyelerimizi dikkate almayan dostum, kendi düşündüğünü belli zaman içerisinde gerçekleştirdi. Ama o bir sene içinde bütün servetini kendisine bıraktığı oğlu vefat etti. Kurtaramadılar. Gelini ile uyum sağlayamayan dostumun kendisi ahir ömründe çok zor durumlara düştü. Hesabını yanlış yaptığını defalarca belirtti. Veraset ve intikal vergisinden kurtuluş hesabı tutmuştu ama bazı hesapları tutmamıştı.

         Yaşar Gönenç

 

 

 

ŞİİR

 

 

     KARARSIZ

 

Seni bir tek ben sevdim

Sen sev diye sevmedim.

“Ne dedim ben, ne dedim?

Dur bir soluklanayım:

Bir öz güven bulayım

Kalbime gem vurayım

 

Seni anlatamam ah

Sensiz olamam eyvah…

Kalbim kararsız, biraz da arsız,

Ama zararsız, bir âşığım ben…

 

Sen mutsuz,

Ben mutsuz, kaldık umutsuz

Ne olacak bu sevgimiz

Hadsiz hudutsuz…

 

Sana ben değer verdim.

Seni kıymetli bildim

Neden böyle söyledim?

Kendime bir sorayım

Derdime bir yanayım

Kalbime gem vurayım

 

     Nagehan Erişir

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

MISIR ÇARŞISI: İstanbul’da Beyazıt semtinde üstü kapalı tarihî bir çarşıdır. Eskiden baharat; karabiber, zencefil, tarçın vb. şeyler, daha çok Hindistan’dan, Mısır’dan geldiği için bunların satıldığı yerlere, bir dükkân olsa bile, Mısır Çarşısı deniliyormuş. Tarihî adı da buradan gelmektedir.

Mısır Çarşısı, Yeni Câmiye Vakıf olarak Hatice Turhan Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. Çarşıda, çeşitli tarihlerde büyük yangınlar çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında dışarıdan duvarlarına yamanmış barakalarla tanınmaz bir hâle gelmişti. Sonradan tamir edilerek güzelleştirildi. “L” biçimli plânı vardır. İstanbul’un hâlen en işlek ve turistik yerlerindendir.

Comments are closed.