Nobel edebiyat ödülleri

Nobel edebiyat ödülleri




 

Dünyayı yaşanılır kılan en önemli konuların başında gelir; kültür, sanat, edebiyat. Şöyle bir düşünelim; okuyacağımız milyonlarca şiir, deneme, roman var ancak bize en güzelini, en iyisini bulup ortaya çıkaracak ve bizim en iyisini bir an önce okumamıza vesile olacak ödül törenleri var. Ne şans değil mi ama?

Gerçekten de hâl böyle mi?

Bütün o yazılanların, çizilenlerin en iyisini mi seçiyorlar bizler için?

Nobel ödüllerine bir bakalım; kimlerin ödüllü eserleri var. Gerçekten dönemlerinin en iyisi miydiler ödül alırken? Yoksa biz, bunca edebiyatsever, en iyisine dikmişken gözümüzü, en iyiye talipken, başka şeyleri kaçırıyor olabilir miyiz?

Geçtiğimiz günlerde, yine Nobel Edebiyat Ödülleri verildi. Sahi gelecek nesle bırakılacak, yıllarca okunacak ve her okunduğu devre ait olacak, her okunan dönemde okuyucunun kendinden bir şeyler bulabileceği, klasik olmaya değer eserler mi bu seçilenler?

Şimdi burada yerli yabancı milyonlarca insanın okuduğu onlarca dile çevrisi yapılan dünya klasikleri arasında yer alan birkaç isim sayabilirim, siz de sayabilirsiniz. Bu isimlerin hemen hiçbirinin bu anlamda ödül almadığını düşündüğümüzde, kıstasın ne olduğunu anlamakta zorlanıyoruz.

Benim öğrenebildiğim kadarıyla Nobel Edebiyat Ödülleri her yıl çeşitli alanlarda farklı yazarlara verilir. Albert Nobel’in vasiyeti ile kurulan dernek olan İsveç Akademisi tarafından düzenlenir.

Umuyoruz ki bir gün şu kirli dünyayı yaşanılır kılan değerlerimiz; sanatımız, edebiyatımız başka emellerin ellerinden kurtularak, özgür kalır da ödüller gerçek sahiplerine ulaşır ve okuyarak aydınlanacak insanoğlu, dünyayı temizleyecek bir ışık huzmesi gibi edebiyatın çevresinde toplanır.

Okuyucunun en iyi eseri aradığı yerde, yazarın en büyük ödülü, okuyucusudur. Dinamitin kâşifi, büyük silah tüccarının böyle bir ödül ile anılması da ironi olsa gerek. Nobel ödülünü alan bir edebiyatçı, ödülü reddeden kalemdaşlarının vebalini de üstleniyor mu acaba?

            Aysel Raife Akkanat-(Editör-yazar)

 

 

ŞİİR

 

 

             Zəfər bayramı

 

Zəfər bayramıdı bu gün yurdumun.

Bu əziz günümüz daim var olsun.

Yeni tarix yazan şanlı ordumun

Qeyrətli oğluna salamlar olsun

 

Qələbə xəbəri gələndən bəri

İçimin fərəhi ucaldı aya

Qayıtdı Qarabağ qayıtdı geri.

Bu hissi yaşadıq şükür Xudaya

 

Gəzsin el obamda, dolaşsın yağı

Bizsə boş xəyalla doya bilməzdik

Bu şəhid qanları axan torpağı

Düşmən tapdağında qoya bilməzdik

 

O cıdır düzündə rəqs edən əyyaş

Niyə səsin gəlmir niyə susursan

Bilirəm alıbdır içini təlaş

De qorxudan indi hardan pusursan

 

Otuz il yurdumu taladı yedi.

Ancaq budur onların da sonları

Qarabaq bizimdi vermərik dedi

İti qovan kimi qovduq onları

 

Kimki göz dikərsə vətənə bir an

Yenə məhv edərik. Qorxu bilmərik

Döyüş meydanında göstərdik çoxdan

Can verərik ancaq yurdu vermərik

 

Bu torpaq hayattır, bu torpaq nəfəs

Hər addımı qurban verilən candır

İndi son sözümü eşitsin hər kəs

Qarabağ bizimdir; Azərbaycandır!

 

 

                 Şair-Yazar Elvin Mütaliboğlu  

 

 

GÜZEL YURDUMUZ

 

DÜDEN ŞELALESİ: Kepez İlçe sınırları içerisinde, Varsak Mahallesi’nde bulunmaktadır. Düden Şelalesi çeşitli kaynaklarda, İskender Şelalesi ve Yukarı Düden Şelalesi olarak da geçmektedir. Aynı zamanda halk arasında Düdenbaşı Şelalesi diyenler de vardır. Eski Antalya-Burdur yolunun 28’inci kilometresinde Kırkgözler’in 30’ncu kilometresinde Pınarbaşı adında iki büyük karstik kaynak çıkmaktadır. Suyu bol bu iki nehir kısa bir akıştan sonra birleşerek Bıyıklı Düdeni içinde kaybolur. Bıyıklı Düdeni’nde kaybolan su 14 kilometre kadar yerin altında gittikten sonra Varsak Çöküntüsü’nün bir ucundan çıkar, çok kısa bir akıştan sonra çöküntünün öbür ucundan tekrar batar. Varsak’ta kaybolan su iki kilometre kadar yeraltı akışından sonra Düdenbaşı’nda yeryüzüne çıkar. [“Düden Şelalesi” Dünden Bugüne Antalya [I. Cilt], Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü]

Comments are closed.