Onu yalnız bırakamazdım

Onu yalnız bırakamazdım



“Annemi öpüp kokluyor, kulağına onun iyi olacağını söylüyordum. Ellerini öpüyor sarılıyor ağlıyordum…”
 

Bu benim annem ile olan hatıramdır. Ama aynı zamanda annesi hayatta olup da onun ile ilgilenen, bir istediğini iki etmeyen evlatlar kadar, annesini merak etmeyen, doğru dürüst arayıp sormayan, sanki ona hiçbir şey olmayacakmış gibi lakayıt davranan evlatlar için de ibret alınası bir hatıradır.

Benim anneciğim hastanede yatıyordu. Kısmi felç geçirmişti. Yoğun bakımda yatıyordu. O pamuk eli sanki kendinin değildi. Onu o vaziyette gördükçe gözyaşlarım bir sel gibi akıyordu. İçeriye kimse alınmıyordu ki her gün yanı başında durayım…
Sadece günde 1 kere on dakika ancak görebiliyorduk. Her gün her an yanında olmak istiyordum anneciğimin.

Hastane koridorları ne kadar temiz olursa olsun, personel ne kadar güler yüzlü olursa olsun sağlıklı insan için çok ürkütücüydü. Hastalar için çaresiz mekânlardı… O bakımdan sevmiyordum ama annem, canım içerideydi.

İçeri almıyorlar diyerek ilgisiz kalmamalı anneme gitmeliydim. Onu hastane yataklarında yalnız bırakamazdım…

Kantinde uzun sessiz bekleyişler sırasında annemin anılarını tek başıma hatırlıyor ağlıyordum.

Kız kardeşlerim yurt dışındaydı. Erkek kardeşlerimin ikisi şehir dışındaydı. Bir tanesiyle ise aynı mahalledeydik.

Annemin kaldığı hastane çok özel ve güzel olmasına rağmen bizim için bir hapishaneden farksızdı.

Bir hafta her gün annemi ziyarete gittim. Kızımı okula bırakıyordum. Sonra iki araba ile hastaneye gidiyordum. Annemle görüşme saatini bekliyor, sıra bana geldiğinde yanına giriyor onu öpüp kokluyor, kulağına onun iyi olacağını söylüyordum. Çıkarken de ellerini öpüyor sarılıyor ona belli etmemeye çalışarak ağlıyordum.

Bir haftadan sonra, iyi olur gibi oldu. Kardeşim de ben de çok sevindik. Kardeşim de çok düşkündü anneme ben de…

İkimiz de “ona nasıl bakacağız?” diye yarışıyorduk… Kardeşimle hastanede âdeta nöbet tutuyorduk. Kardeşim “Abla neredesin hadi çabuk gel ben buradayım” diye telefonda beni bekledikçe “Allah’ım kardeşime uzun ömürler ver” diye hep dua ediyordum.

Bir akşam eşim “artık hastaneye gitmeyeceksin” demesin mi?

Bir tuhaf oldum. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki… Şaka mı yapıyordu? Beni mi deniyordu? Ne demek istiyordu? Bir anlık şaşkınlıktan sonra cevap verdim kendisine:

“Nasıl gitmeyeceğim, anlamadım?” dedim… DEVAMI YARIN

Comments are closed.