“Rahmetin hakkında çok ümitliyim yâ Rabbî!..” 

İmâm-ı Fahreddîn-i Râzî hazretleri meşhur tefsîr âlimlerindendir. İsmi Muhammed bin Ömer’dir. 1149 (H.544) senesinde İran’da bulunan Rey şehrinde doğdu. Önce, büyük bir âlim olan babası Ziyâüddîn Ömer’den ders aldı. Babası Muhyissünne Muhammed Begavî’nin talebelerinden idi. Fıkıh ilmini Kemâl Simnânî’den öğrendi. 1209 (H.606) senesinde Herat’ta vefât etti.

Fahreddîn-i Râzî, vefâtına yakın, talebelerinden İbrâhim bin Ebû Bekr İsfehânî’ye şu nasîhatte bulundu: “Her katı kalbi yumuşatan âhiret yolculuğu yaklaşmış ve dünyâ hayâtının sonunda bulunan, Rabbinin rahmetini uman, Mevlâsının keremine güvenen bu kul Muhammed bin Ömer bin Hasan Râzî der ki:

Peygamberlerin, meleklerin en büyüklerinin yaptıkları, bildiğim ve bilmediğim, lâyık olduğu hamdler ile Allahü teâlâya hamd ederim. Allahü teâlânın rahmeti, Resûlullah efendimize, diğer Resûller, Nebîler (aleyhimüsselâm), mukarreb melekler ve sâlih kimseler üzerine olsun. İnsanlar derler ki: ‘İnsan vefât ettiği zaman, ameli kesilir. Dünyâ ile alâkası kalmaz.’ Bu söz, iki yönden sınırlandırılabilir. Birincisi, eğer vefât eden kimse dünyâda insanlara faydalı şeyler bırakmış ise, bu ona duâ yapılmasına vesîle olur. Şartlarına uygun duâ, Allahü teâlânın katında makbûldür… İkincisi, evlâda âid olan husustur. Sâlih evlâd da ölen anası-babası için faydalı olur. Biliniz ki ben, ilim âşığıydım, doğru olsun yanlış olsun, bir şeyin ne olup olmadığını öğrenmek için pekçok şey öğrendim. Vallahi kelâm, akâid ilmi ile ilgili, doğru yanlış bütün itikâtları, filozofların görüşlerini çok tedkîk ettim. Ancak Kur’ân-ı kerîmde bulduğum faydaya eşit olanını hiçbirisinde görmedim. Çünkü Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlanın yüce kudretini ve azametini teslîm ve kabûl etmeye teşvîk ediyor, îtirâz ve karşı çıkmaktan, derin mücâdele ve münâzaradan menediyor. Çünkü beşer aklı, derin ve anlaşılması zor meseleler arasında boğulup gitmektedir. Bu sebeple dînimizin bildirdiklerini aynen kabûl edip, üzerinde konuşmamak en sâlim yoldur…

Ey âlemlerin Rabbi! Mahlûkâtın, senin Ekrem-ül-ekremin, merhametlilerin en merhametlisi olduğunda ittifak etmektedir. Yâ Rabbî! Bu zayıf kuluna müsâmaha eyle. Dilimi sürçmekten muhâfaza buyur, bana yardım et. Hatâ ve kusûrlarımı setreyle, ört. Kitâbım Kur’ân-ı kerîm, yolum Resûlullah efendimize, sünnet-i seniyyeye uymaktır. Yâ Rabbî! Senin hakkında hüsn-i zan sâhibiyim. Rahmetin hakkında çok ümitliyim.”


Vehbi Tülek