Peygamber efendimiz bir hanım ile zevcine bir ölçek arpa verdi. Misâfirleri ve çocukları ile uzun zaman ondan yediler, tükenmedi…
Debbağzâde Mehmed Efendi, Kırkbeşinci Osmanlı Şeyhülislâmıdır. İstanbul’da doğdu. 1114 (m. 1702) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Resûlullah efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem), fiilen meydana gelen mucizeler çoktur. Bu mucizelerden bazılarını zikredelim:
Resûlullah efendimizin (mubârek parmaklarından su fışkırma) mucizesi: O mübârek sudan içerek, birkaç yüz sahâbî susuzluklarını giderdiler. Hudeybiye günü ise, hazır bulunup da, bu mübârek sudan içen Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm), bin kişiden ziyâde idi. Ayrıca mataralarını da doldurmuş idiler.
(Berekât-i taâm) mucizesi: Resûlullah efendimiz bir hanım ile zevcine bir ölçek arpa verdi. Misâfirleri ve çocukları ile uzun zaman ondan yediler, tükenmedi.
Bir defa da, bir parça arpa ekmeği ve oğlaktan bin kişiye yemek yedirdi ve yemek hiç eksilmedi. Bir defasında da, bir parça ekmekten yüzseksen kişi yedi, ekmek yine de arttı. Bir defa da, bir parça ekmek ve pişmiş bir kuzu ile yüzotuz kişiyi doyurdu. Kalanını da deveye yükleyerek götürdüler. Birkaç hurma ile, bir Habeşîyi doyurdu. Bu mucize, defalarca vâki oldu. Bir kap yemek ile, yanında bulunanları, ev halkını ve bütün akrabâlarını doyurdu.
(Teksîr-i derâhim), paraları çoğaltma mucizesi: Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh) bir Yahudinin kölesi idi. İslâmiyet ile şereflenince, sahibi olan Yahudi ile, kölelikten kurtulması için, üçyüz hurma fidanı dikmesi, onların meyve vermesi ve 1600 dirhem altın vermek üzere anlaştılar. Takdir edilen üçyüz hurma fidanının çukurlarını açmakta Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân”, Selmân’a yardım ettiler. Çukurlar açılınca, Peygamberimiz teşrîf etti ve fidanları mübârek elleri ile dikti. Bunların hepsi bir sene zarfında kemâle gelip, o sene meyve verdiler. [Bir tane hurmayı Ömer-ül-Fârûk dikmiş idi. O fidan meyve vermedi. Resûlullah efendimiz, mübârek elleri ile onu tekrar dikti, hemen o da meyve verdi. Bir gazâda ganîmet alınan yumurta kadar altını Selmân’a (radıyallahü anh) verdi. Selmân-ı Fârisî, Resûlullah efendimize: (Bu gayet azdır, binaltıyüz dirhem çekmez) buyurdu. O altını mübârek ellerine alıp, tekrar geri verdi ve; (Bunu sahibine götür) buyurdu. Sahibi tarttı, tam geldi ve Selmân-ı Fârisî de hür Müslümanlar arasına girdi…