Sâlihler cehenneme hiç gitmeyecektir…

Kâfir, muhakkak cehenneme gidecektir. Cehennemden hiç çıkmayacak, sonsuz azap görecektir.

 

 

 

İshak Zencânî Efendi Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. On yedinci asırda Tokat’ta yaşadı. Osmanlı sultanlarından Dördüncü Mehmed Han ve İkinci Süleymân Han devrini gördü. Zamânının büyük âlimlerinden olan Muhammed Vânî’den ilim öğrendi. Ehl-i sünnet îtikâdında bir âlim olup, eserlerinde Ehl-i sünnet îtikâdını anlattı. Manzûme-i Akâid adlı eseri bu mevzûdadır. Bu kitabında şöyle anlatır:

 

Allahü teâlânın birinci emri (Îman) etmektir. Birinci yasak ettiği şey de (Küfür)dür. Îman demek, Muhammed aleyhisselâmın, Allahü teâlânın son Peygamberi olduğuna inanmaktır. Allahü teâlâ, Ona emirlerini ve yasaklarını arabî olarak (Vahy) etmiştir. Yâni bir melek vâsıtası ile bildirmiş, O da bunların hepsini insanlara anlatmıştır. Allahü teâlânın arabî olarak bildirdiklerine (Kur’ân-ı kerim) denir. Kur’ân-ı kerimin hepsi yazılı kitaba (Mushaf) denir. Kur’an-ı kerim, Muhammed aleyhisselâmın sözü değildir. Allah kelâmıdır. Hiçbir insan öyle düzgün söyleyemez. Kur’ân-ı kerimde bildirilenlerin hepsine (İslâmiyet) denir. Hepsine inanan insana (Mümin) ve (Müslüman) denir. Birini bile beğenmemeye, îmansızlık, yâni (Küfür) denir.

 

Kıyâmete, cinnin, meleklerin var olduklarına, Âdem Peygamberin, bütün insanların babası olduğuna ve ilk Peygamber olduğuna inanmak, yalnız kalb ile olur. Bunlara, (Îtikat) ve (Akâid) bilgileri denir. Beden ile ve kalb ile yapılacak ve sakınılacak şeylere ise, hem inanmak, hem de yapmak veya sakınmak lâzımdır. Bunlara (Şeriat) bilgileri denir. Bunlara inanmak da îman olur. Bunları yapmak ve sakınmak, (İbâdet) olur. Niyet ederek şeriate uymaya (İbâdet) yapmak denir. Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına (Şeriat) ve (Ahkâm-ı ilâhiyye) denir. Emredilenlere (Farz), yasak edilenlere (Haram) denir…

 

Görülüyor ki, ibâdetlerin, vazîfe olduğuna inanmayan, önem vermeyen (Kâfir) olur. Bunlara inanıp da, yapmayan kâfir olmaz. Buna (Fâsık) denir. İslâm bilgilerine îman edip de, elinden geldiği kadar yapan mümine, (Sâlih Müslüman) denir. Allahü teâlânın rızasını, sevgisini kazanmak için, şeriate uyan ve bir mürşidi seven Müslümana (Sâlih) denir. Allahü teâlânın rızasını, sevgisini kazanmış olana (Ârif) veya (Velî) denir. Başkalarının da, bu sevgiyi kazanmalarına vâsıta olan velîye (Mürşid) denir. Bu mübârek, seçilmiş insanların hepsine (Sâdık) denir. Bunların hepsi sâlihdir…

 

Sâlih mümin Cehenneme hiç gitmeyecektir. Kâfir, muhakkak Cehenneme gidecektir. Cehennemden hiç çıkmayacak, sonsuz azap görecektir.


Comments are closed.