“Salihlerin anıldığı yere rahmet yağar”

Sesli
Dinle

A –
A +

“Bir din kardeşiyle karşılaşmak, maldan ve çoluk çocuktan daha hayırlıdır (iyidir).”

 

Şehriyârzade İbrâhim Hemedanî hazretleri fıkıh âlimi ve büyük velîlerdendir. 1209 (H. 606) yılında İran’da Hemedan’da doğdu. İlim tahsîli ile meşgul olup, kısa zamanda aklî ve naklî ilimlerde ilerledi. Büyük tasavvuf âlimi Şeyh Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin ders ve sohbetlerine katıldı. Hocası onu Hindistan’ın Multan şehrindeki Şeyh Behâeddîn Zekeriyyâ-i Multânî’ye gönderdi. Daha sonra Hicaz taraflarına gitti. Dönüşünde Anadolu’ya uğradı. Konya’da Sadreddîn-i Konevî ile sohbet edip, ilminden istifâde etti. Bir müddet Tokat’ta kaldı. Sonra Mısır’a gitti. Daha sonra Şam’a gitti. Burada 1289 (H.688) yılında vefât etti…

Bu mübarek zat çoğu zaman kendi kendine; “Seni yaratan ne kadar yüce! Yağa benzer bir şey vermiş onunla görürsün. Kemikle işitirsin. Bir et parçası ile konuşursun” derdi…

Birisi ona; “Bana nasîhatte bulun” dedi. O da; “Diline sâhip ol, az konuşmaya dikkat et” buyurdu.

Şehriyârzade, kıymetli eserler yazdı. “Lemeât” isimli kitabında şöyle buyurmaktadır:

“Zühd üç kısımdır. Allahü teâlâya en sevimli geleni, en üstünü ve Allah indinde sevap bakımından en büyüğü, her şeyden yüz çevirip, Allahü teâlâya ibâdet etmek, alışverişte haramdan sakınmaktır…” Sonra bize dönüp buyurdu ki: “Ey âlimler! Allahü teâlâya en sevimli gelen zühd; dünyâya düşkün olmamak, helâl ve mübah olan şeylerde de haddi aşmamaktır.”

Şehriyârzade İbrâhim Hemedanî hazretleri buyurdu ki:

“Namazı kasten terk eden dinden ayrılır.”

“Sâlihlerin anıldığı yerde bulunanlar, onların himâyesinde olurlar.”

“Sâdık kimse, kalbindeki iyiliği, hâliyle ve hareketleriyle de gösteren kimsedir. Böyle olmazsa kişi içinin doğruluğu ile kalır.”

“Bana Ehl-i sünnet îtikâdında olan bir müminin ölüm haberi gelince, sanki bedenimden bir uzvum kopmuş gibi olur.”

“Bir iş icâbı dışarı çıktığın zaman, insanların az olduğu yerden yürümen de senin için uzlettir.”

“Allahü teâlâ bir kavim için kötülük dilerse, onlara mücâdele kapısını açar, onları iş yapmaktan alıkoyar.”

“Kul, dünyâdaki her ânından kıyâmette hesap ve sorguya çekilecek. Hem de gün gün, saat saat. Bu durumda, Allahü teâlâyı anmadığı bir an karşısına çıkınca, pişman olur ve kendini parçalamak ister.”

“Bir din kardeşiyle karşılaşmak, maldan ve çoluk çocuktan daha hayırlıdır (iyidir).”

“Halkın bize verdiği her şeyi kabûl etseydik kıymetimiz kalmazdı.”


Vehbi Tülek