Söz, yayından çıkan bir oka benzer…

“İnsandan, yerinde olmayan bir söz çıkarsa, insan ona mahkûm, söz insana hâkim olur.”

 

 

 

Muhammed Zeyneddîn-i Hâfî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerinden olup tasavvufta Halvetiyye yolunun kollarından Zeyniyye yolunun kurucusudur. 1356 (H.757) târihinde Horasan’da Hâf beldesinde doğdu. Memleketi olan Horasan’dan başka Mâverâünnehr, Irak, Âzerbaycan, Şam, Mısır, Hicaz ve başka yerlere gitti. Oralarda bulunan büyük âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf yolunda, Nûreddîn Abdurrahmân Mısrî’den feyz aldı. Onun halîfesi oldu. 1435 (H.838) târihinde Herât’ta vefât etti.

 

Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki:

 

“İnsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyleri aramakta, kişiler için zillet, âhireti aramakta ise izzet vardır. Yok olacak şeylerin peşlerinde koşarak zillete düşmek, ebedî olanı terk edip, kendisini izzete ulaştıracak şeyleri terk edene ne kadar çok şaşılır.”

 

“Allahü teâlânın dînine, O’nun kullarına hizmet etmekten zevk duyan bir kimsenin hizmetinde bulunmaktan, bütün mahlûklar zevk alırlar.”

 

“İnsan, Allahü teâlâya ibâdet etmediği müddetçe halîm, yumuşak olamaz.” “Her şey, önce küçük olarak ortaya çıkar, fakat sonra büyür. Musîbet ise, insana önce büyük ve ağır gelir, sonra küçülür, hafifler.” “Kendini olduğundan fazla gösteren kimse, kendi durumunu inkâr etmiş olur.” “Başkasınınkinden önce kendi ayıbına bakanlara, gerçekten tevâzu gösterenlere ne mutlu! Helâl olan malından fakirlere sadaka ver. İlim, hilm, yumuşaklık ve hikmet ehli ile otur ve sohbet et.”

 

“Mümin, günahlarını düşünür, onlar için üzülür. Amellerini küçük görür, yaptıklarından dolayı gururlanmaz.”

 

“Hayâ iki çeşittir: Dînî hayâ, Allahü teâlânın yapılmasını yasakladığı şeyleri yapmaktan duyulan hayâ utançtır. Tabiî veya nefsî hayâ ise, yapılıp yapılmamasında kişinin kendi reyine bırakılan hususlardır. Meselâ kişinin kendisine yakışmayan elbise ile sokağa çıkması, şahsî ve nefsî arzûlara dayanan hayâ, bir çeşit utanç duygusudur.”

 

“Kelimenin yerini hakkıyla vermeden, o kelimeyi kullanmamalısınız. Zîrâ söz, yayından çıkan bir oka benzer. İnsandan yerinde olmayan bir söz çıkarsa, insan ona mahkûm, söz insana hâkim olur.”

 

“Ey insan! Dilini tut ve ona kement vur. Seni sokmasın. Çünkü o bir yılandır. Kabir, kendi dillerinin kurbanlarıyla doludur. Bu kurbanlar öyle kimselerdi ki, babayiğitler bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinirlerdi.”

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…


Comments are closed.