“Zor bir ömürden sonra huzura erdim”

“Zor bir ömürden sonra huzura erdim”



Zehra Ana’nın mezarının üzerinde bugün, altmış yedi sene önce yemek yaptığı yarpız bitkisi var, kendiliğinden büyümüş!..

 

 

Zehra, babası Akif Aga’nın kendisi için yazdığı mektubun sağına, veresiye defterinin arka kapak içine ise babasının hiçbir zaman okumayacağı cevabı yazmıştı:

“Ah baba…

Hepimiz dünyaya gelip çilemizi yaşayarak çekip gidiyoruz.

Sana nasıl kızayım ki…

Zor bir ömür tükettim ama sonunda huzura erdim. Dünya malında hiç gözüm olmadı. Ben saadet yolunu buldum. Huzurluyum. Öldükten sonra elimden tutacağına inandığım bir Hocam var.

Seni de Allahımın affetmesini diliyorum.”

              ***

Zehra Ana’nın 1977 senesinde gurbetteki üç numaralı oğlu (E.)’ye gönderdiği mektup:

Sevgili oğlum,

Yüce Allahın selamlarını yollar hasretle gözlerinden öperim.

Oğlum!

Ben dünyada yedi yaşında en kıymetli varlık olan anaya hasret kaldım ve ızdırapla büyüdüm. Sonra da eşimden ayrı kaldım. Şimdi güvenim sizler, bir de ahirettir.

Bu dünyadan bir şey anlamadım. Allah orada utandırmasın! Amin.

En zor şey hasretlik, onun da çoğunu ben çektim. Sizler bir yana, kardeşime on sekiz senedir hasretim, onu da görmek nasip olacak mı?

Onun için ben hiçbirinize beddua etmem. Beş vakit duam, yâ Rabbi çocuklarımı ve namusumu sana emanet ettim. Kötü şeylerden muhafaza et!

Yazan talihsiz annen.

(Yazıma gülme. Danayı sattım bin yedi yüze. Dağdibi’ndeki mezarları yaptırmak için sattım. Gidip gelen olmadı, hayırlısı. Çok yazacaktım, bunu bir saate yazdım.)

              ***

Bu da genç yaşta ölen baba Âdem’in hastaneden en büyük oğluna yazdığı mektup…

“(Y.) oğlum,

Hastalığımdan şimdiye kadar hiçbir ilerleme (iyileşme) olmadı. Sol bacağımdan et aldılar. Su yollarımdan ameliyat lüzum görülmüş fakat bu ameliyatı yapamıyorlar. Çok ağır ameliyatmış. Bağırsaklarda hastalık olduğu için bu ameliyata lüzum görmüyorlar. Hiçbir türlü tedavi olamadım. Bacaktan alınan etin neticesini bekliyorlar. O etin teşhisi geldiği zaman beni taburcu edecekler. Daha doğrusu nasıl geldimse hiçbir şey faydalanmadan öyle gönderecekler.

Ne yapalım. Bu da bizim alnımızın yazısıdır. Hiç üzülmeyin. Yine ümit ediyorum ki doktorların dediği olmaz. Ancak Allah’ın dediği olur.

(Y.), nasip olursa (gurbete gidiş) gününüz yaklaşıyor. Biraz buğdayı bir-iki teneke arpayla öğütün. Kışın anneniz zorluk çekmesin. Annenizin sözünden ayrılmayın.

Selam eder hepinizin ayrı ayrı gözlerinden öper, iyi günler, uzun ömürler dilerim.

Babanız A.”

              ***

İstanbul’da metfun bulunan Zehra Ana’nın mezarının üzerinde bugün, altmış yedi sene önce yemek yaptığı yarpız bitkisi var, kendiliğinden büyümüş…

                            SON

 

 

Comments are closed.