Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki…

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.”Bilindiği üzere, Kur’ân-ı kerîmin iki türlü nüzûlü/inişi var: Birincisi Levh-i mahfûza inişi, diğeri de semâ-i dünyâya ve oradan Peygamber Efendimize inişi. Birincisi Berât…

Devamını oku

İtaat yoksa, hiçbir şey yok demektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Mıknatıs, saman çöpünü çekmez. Metal parçalarını, cevheri çeker. Onun için merhum hocamız, (Ehl-i sünnet âlimlerinin sözlerinden, yazılarından hazırladığımız  kitapları bol bol dağıtmalı, her tarafa yaymalı. Bu kitapları her alan kurtulur sanmayın. Bazıları yırtar, bazıları da okur. Bu kitaplar sanki bir mıknatıstır. Cevheri olanlar buna yapışır. Biz,…

Devamını oku

Fahr-i Kâinat’ın üstünlüğü

Sevgili Peygamberimizin hayatı bütün insanlar için rahmet olduğu gibi mematı, yani vefatı da rahmettir.Bir hadîs-i şerif var.Resul aleyhisselâm;“Ey Eshabım! Benim hayatım sizin için nasıl rahmetse ölümüm de rahmettir. Dünyada müşküllerinizi çözer, şüphelerinizi gideririm” buyurmuştur.Devamında;“Vefatımdan sonra da haftada iki kere bana amelleriniz bildirilir. İyi amelleriniz için sevinir, dua ederim. Günahlarınız için…

Devamını oku

Son imparatorun acıklı San Remo günleri

Sultan Vahîdeddin, 1922’de Ankara’daki Meclis’te vatana hıyânetle itham olunduğunu öğrenmesi üzerine oğlu ve sâdık bendegânı ile İstanbul’u terk ederek Malta’ya; bir-iki ay sonra oradan da Hicaz’a geçti. Burada hastalandı. Filistin’e yerleşmek istedi; Ankara ile anlaşan ve artık bu misafir yüzünden tatsızlık yaşamak istemeyen İngiltere izin vermedi. Gemisi, Hicaz’dan ayrılıp İskenderiye…

Devamını oku

Kadı Nâibi Celal Bekrî

Celal Bekrî hazretleri Şafiî fıkıh âlimlerindendir. 807’de (m. 1405) Mısır’da Dehrût’ta doğdu. Kahire’ye giderek, zamanın meşhur âlimlerinden fıkıh ve ha­dis okudu. Kahire’de kadı nâibliği yaptı. 891 (m. 1486) Kahire’de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı: Namazları ta’dîl-i erkâna riayet ederek kılmağa çalışmalı, rükû ve secdeleri, (Kavme)yi, yani rükûdan kalkıp dikilmeği…

Devamını oku

Berât Gecesi’nin ardından…

İslâm dîninde çok kıymet verilen on “mübârek” gece vardır ki, bunlar, Hicrî-kamerî sene içerisindeki yerlerine göre [kronolojik sıra i’tibâriyle], 1 Muharrem ve 10 Muharrem (Aşûre) geceleri, Mevlid gecesi, Regâib ve Mi’râc geceleri, Berât gecesi, Kadir gecesi, Ramazân Bayramı gecesi, Arefe ve Kurbân Bayramı geceleridir. Bildirilen bu on geceden başka, Fıtır…

Devamını oku