Seyyid Nur Bedayuni hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Hindistan’ın Bedevan şehrinde dünyaya geldi.
Çok büyük âlimdi.
Hem de evliyâ idi.
Ayrıca, “silsile-i aliyye” denilen velîler zincirinin bir halkasıdır.
Bir gün zenginin biri, yemek ikram etmişti bu zat ile talebelerine.
Kabul edip geldiler.
Ancak o, hiç yemedi.
Talebeler de yemediler.
Adam merak etti ve;
“Efendim, yemeğimiz helâldi, acaba niçin yemezsiniz?” diye sordu.
Cevabında;
“Yemekte ‘zulmet’ vardı, onun için yemedim” buyurdu.
Talebeler, gizlice araştırıp yemeğin malzemesinin hep “helâl”den olduğunu gördüler.
Ve gelip bildirdiler.
Mübarek zat;
“Evet, malzeme helâldi. Ama niyeti bozuktu… Hâlis niyetle değil, ‘riya’ ve ‘gösteriş’ için yapmıştı bize bu ikramı” buyurdu.
● ● ●
Bir zaman Rafızilerden; yani Eshab-ı kirama düşmanlık besleyenlerden “iki kişi”, Seyyid Nur Bedayuni hazretlerinin huzuruna geldiler.
Rafızi olduklarını saklayıp kendisine tâbi olmak istediklerini söylediler.
Onlara “bir nazar” etti.
Rafızi olduklarını bildi.
Ve kendilerine;
“Önce bozuk itikadınızdan vazgeçin ve tövbe edin, sonra tâbi olma arzusunda bulunun” buyurdu.
Bir tanesi tövbe etti…
Diğeriyse inat etti.