Vakti gelmedi mi ki?

Vakti gelmedi mi ki?



Irak’ta yetişen evliyânın büyüklerinden Ebû Bekr bin Hüvârâ hazretleri; gençlik senelerinde harâmîlik yapar, insanların yolunu keserdi.

Adamları vardı yanında.

O, hepsinin reîsiydi…

Bir gece, çetesiyle tenhâda gidiyordu ki, bir kadının, kocasına; “Korkuyorum, şimdi İbni Hüvârâ gelip bizi yakalar!” dediğini işitti.

Ve bir ses duydu…

Gâipten geliyor ve;

“Ey ibni Hüvârâ! Allah’tan korkma zamanı gelmedi mi?” diye nidâ ediliyordu.

Bu sesle irkildi.

Ve ağlayarak;

“Bu nasıl iş ki, insanlar benden korkuyorlar, bense Rabbimden korkmuyorum!” dedi.

O an tövbe etti.

Hak yola yöneldi.

Ve bir gece yattı.

Resûl-i ekrem’i gördü rüyâsında.

Yanında Ebû Bekr-i Sıddîk da vardı.

İbni Hüvârâ, Efendimize yaklaşarak; “Bana, hırka giydirir misiniz” dedi.

Resûl-i zîşân Efendimiz,

Hazret-i Sıddîkı gösterip;

“Senin üstâdın odur, sen ona git!” buyurdu.

Ve Hazret-i Sıddîk’a;

“Yâ Ebâ Bekr! Adaşın Ebû Bekr’e hırka ve takke giydir” buyurdu.

O da îfa etti bu emri.

İbni Hüvârâ uyandı…

“Hırka” ile “takke”yi üzerinde buldu.

O gün Irak semâlarında;

“Ebû Bekr bin Hüvârâ, Allah’a yakın bir velî oldu” nidâsı duyuldu.

Comments are closed.