Mezhepler, Müslüman için Allahü teâlânın rahmetidir

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ümmetimin ihtilâfı, [amelde mezheplere ayrılması], rahmettir.”

 

 

 

Seyyid Şerefüddîn el-Ermevî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 691 (m. 1292) senesinde doğdu. 757 (m. 1356) senesinde Kâhire’de vefât etti. Birçok âlimden ilim öğrendi ve hadîs-i şerif dinledi. Fıkıh, usûl ve nahiv ilminde üstün derecelere kavuşmuştu. Buyurdu ki:

 

Peygamber Efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” fazîletlerini bildiren yüzlerce kitap vardır. Burada bazıarını bildirelim:

 

İslam âlimleri diyor ki: (Ümmetimin dalâlet üzerinde birleşmemelerini Rabbimden diledim. Kabûl eyledi) hadisi meşhûrdur. Başka bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ sizi üç şeyden korumuştur. Bunlardan biri, dalâlet üzerinde birleşmekten korumuştur. İkincisi, sârî [bulaşıcı] hastalıktan ölen, şehit sevabına kavuşur. Üçüncüsü, iki sâlih Müslüman, bir Müslüman için, hayrlıdır [iyi biliriz] diyerek şâhit olursa, o Müslüman Cennete gider) buyurdu.

 

Bir hadis-i şerifte, (Eshâbımın ihtilâfı, sizin için rahmettir) ve (Ümmetimin ihtilâfı, [amelde mezheplere ayrılması], rahmettir) buyurdu. Onun ümmeti hakkı, doğruyu bulmak için çalışırlarken, ihtilâfa düşerler. Bu çalışmaları ise, rahmete sebep olur. Bu hadis-i şerifi iki kimse inkâr etmiştir: Biri mâcin, ikincisi mülhiddir. Mâcin, dîni dünya kazancına âlet eden hîlecidir. Mülhid de, âyet-i kerimelere dünya çıkarlarına göre mâna vererek kâfir olan sapıktır.

 

Yahyâ bin Sa’îd diyor ki: İslâm âlimleri kolaylaştırıcıdırlar. Bir işe, birisi helâl demiş, başkası haram demiştir. Sâlih insanlar için helâl dediklerine, fesat zamanında haram demişlerdir.

 

Yukarıdaki hadis-i şerifler gösteriyor ki, (İcmâ-ı ümmet) yâni, müctehid denilen âlimlerin söz birliği, “Edille-i şer’ıyye”dendir. Yâni, din bilgilerinin dört kaynağından birisidir ve dört mezhep haktır. Mezhepler, Müslümanlar için Allahü teâlânın rahmetidirler.

 

Resûlullaha verilecek sevaplar, diğer Peygamberlere verilecek sevaplardan kat kat ziyâdedir. Makbûl bir ibâdet ve hayrlı bir iş işleyene verilen sevap kadar bunun hocasına da verilecektir. Hocasının hocasına dört misli, onun hocasına sekiz misli, onun da hocasına onaltı misli olmak üzere, Resûlullaha kadar her hocaya talebesinin iki misli sevap verilecektir. Meselâ, yirminci hocasına beşyüz yirmidört bin ikiyüzseksensekiz sevap verilecektir.

 

Muhammed aleyhisselâma, ümmetinin her bir işinden sevap verilecektir. Muhammed aleyhisselâma her bir işinden verilecek olan sevapların sayısı, bu hesaba göre düşünülürse, hepsinin miktârını Allahü teâlâdan başka kimse bilmez.

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…


Comments are closed.