“Bu, Hızır gibi adam da kim?”

“Bu, Hızır gibi adam da kim?”



“Çok yaşlı olmasına rağmen pek hızlı adımlarla şehre doğru koşar adım yürümeye çalıştı…”
 

Ne derler “Gelimli gidimli dünya, ucu ölümlü dünya” demişler ya! Çok doğru. O dürüstlük timsali, o erdemlerle donatılmış hayat bir gün sona eriverdi. Ahmet Usta bu son hastalığından kurtulamadı ve teslim-i ruh yaparak emaneti sahibine teslim etti.

Konu komşu, akraba-i taallukat bir bir gelip cenaze namazına katıldılar. Onu camiden alıp “İsa Mezarlığı”na götürdüler ve babası Hacı Nasreddin’in yanındaki kabre taşıdılar…

Koca şehir, bilhassa esnaf, tabutunun arkasından mezarlığa kadar kederle yürümüştü. Çok iyiliklerini görmüşlerdi Ahmet’in. Yol boyunca her biri kendi kendine “Ne iyi adamdı. Bir gün olsun bizi geri çevirmedi. Borçsa borç, bozuk para ise bozuk para hep verdi. Borcu geri istemezdi üstelik. Tıpkı babası gibiydi. İnşallah oğlu Hasan da babasına ve dedesine çeker. Temiz yüzlü çocuğa benziyor. Aksi davranmaz herhâlde. Yine insanların işini görür” dediler.

Dualar edildi, Fatihalar okundu,  Yasinler, Aşrı şerifler okundu ve talkını verildi… Herkes tekrar mezarlıktan ayrıldı, hayat kaldığı yerden devam etti…

Aradan yıllar geçti. Bir sabah vakti, Ahmet ve Ahmet’in babası Hacı Nasreddin’in yattığı mezarlığa gelen aksakallı, beyaz sarıklı, nuranî yüzlü bir zat bu iki kabrin başında uzun uzun dualar etti. Dudakları saatlerce titredi. Zikrini, evradını bitirdikten sonra kalktı. Ağır adımlarla kabristanın dış kapısına yöneldi.

İlk rastladığı kişiye soruverdi:

“Evladım, Hasan derler bir esnaf varmış, dükkânı nerede acaba?”

Adam döndü, “Vallahi dede şehir büyüdü, nüfus arttı. Hasan isimli esnafın sayısı da çoğaldı. Sen hangi Hasan’ı sorarsın?”

Ak yüzlü, beyaz sakallı, nur yüzlü bilge kişi cevap verdi:

“Hani ailece para bozduran ve borç para veren…”

Böyle der demez adam hemen cevap verdi:

“Anladım, ‘Para Bozduran Hasan’ı soruyorsun. Az ileride camiyi geçtikten sonra Helvacılar Çarşısı’nın hemen altındaki dükkânındadır. Tıpkı babası ve dedesi gibi hayırlı bir gençtir Hasan. Allah ondan razı olsun. Çok hayırlı bir ailenin evlâdı.”

Bilge kişi, bu söz üzerine teşekkür etti ve haşmetli bastonuna dayanarak yola revan oldu.

Çok yaşlı olmasına rağmen pek hızlı adımlarla şehre doğru koşar adım yürümeye ve tarif edilen dükkâna varmaya çalıştı.

Adam, yaşlı zatın arkasından şaşkınca bakarken mırıldandı:

“Daha önce hiç görmemiştim. Bu, Hızır gibi adam da kim acaba?!.”
           Mehmet Nuri Yardım

Comments are closed.