İstanbul gibi bir yerde…

İstanbul gibi bir yerde…



“Randevu alıp Türkiye Hastanesi’ne gittik. Açık alanda sayfiye yeri gibi bir kafeteryası vardı…”
 

Hastane hastane dolaştırdıktan sonra nihayet Türkiye’nin önde gelen hastanelerinden birinin yoğun bakım servisi kabul etmişti. İki gün yoğun bakımda kaldık. İki gün de normal serviste yattıktan sonra başhekim olan doçent bey ile taburcu olurken ilaçlar tahliller, konulan teşhis vb. üzerine konuşuyoruz… Belgeleri elimde mevcuttur. 

Aylardan ramazan-ı şerife denk geliyor. İlacımı geciktirtmeden tam saatinde almak yerine oruçlu olduğum için iftar ve sahur saatlerine göre ayarlasam?

“Yok, olmaz” dedi.

Üzüldüm. Ramazan-ı şerife girmek üzereyiz. Neyse giderayak bizden birkaç tahlil daha istedi. Taburcu oldum.

Sonra hem duasını alayım diye hem istişare etmek için Mehmet Ali Abiyi aradım. Olanları kendisine anlattım. Beni Türkiye Hastanesi’nde Nöroloji Uzmanı Yılmaz Beye yönlendirdi.

Randevu alıp gittik. Açık alanda sayfiye yeri gibi çok güzel bir kafeteryası vardı. “Vakit var birer çay  içelim” diyerek kafeteryaya geçtik. Ücret ödemek istediğimizde aldığımız cevap enteresandı:

“Çaylar hastanemizin ikramı efendim” dediler.

Allah rahmet eylesin Enver Ören Abilerin talimatıymış. Küçücük de olsa ne güzel bir jest. İstanbul gibi bir yerde çay parası almayan bir hastane… Ana binanın en güzel yerinde tam giriş kapısı karşısında küçücük bir mekân. Ama ne kadar temiz ve dinlendirici… Beyaz önlüklü, yeşil kıyafetli insanların namaz için saf tuttuğunda ortaya çıkan görünüm insanı nasıl bir mutlu ediyor anlatamam.

Namaz sonrası uzman doktora yaşadıklarımızı ve rahatsızlığımızı anlattık. Biz çocukken bu hekimlere “uzman” yerine “mütehassıs” deniliyordu. Bizi dinleyen mütehassıs hekim, “ilaçların dozu yüksek” dedi “biraz düşürelim”

“Peki hocam sahur iftar arası olarak kullanabilir miyim?”

“Kullanabilirsin oruç tutmaya engel değil.”

Yaptığımız görüşmede diğer hastane hekiminin istediği tahlili sordum. Baktı ve “bu ilaçları ne kadar zamandır kullanıyorsun?” dedi.

“Bir haftadır” dedim “Gerek yok yaptırma” dedi.

“E hocam diğer doktor niye istedi o zaman, hastaneye para mı kazandıracak?” diyecek oldum vazgeçtim. Bana “bu ilaçları iki ay kullanman lazım” dedi.

Gönlüm rahatlamış olarak oradan ayrıldım. Teşekkürler Türkiye Hastanesi, teşekkürler Yılmaz Bey, mekânın Cennet olsun Enver Ağabey. Allahü teâlâ bu müessesenin kurucularından razı olsun, iyi ki varsınız…

          Taha Ufuk Acar-İstanbul

Comments are closed.