Kıyamet günü pişman olmayasın!

Kıyamet günü pişman olmayasın!



“Bir namazı kazaya kalıp, kaza etmeden önce, vefat eden kimsenin mezarına, Cehennemden yetmiş pencere açılıp, Kıyamete kadar azap çeker.”

 

Takıyyüddîn bin Hacer hazretleri fıkıh âlimlerindendir. 513 (m. 1119)’de, o devirde büyük bir ilim merkezi olan Urfa’nın Harran kazasında doğdu. Bağdad’a giderek, orada Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin derslerine devam etti. Harran’a döndükten sonra müderrislik yaptı. 570 (m. 1175) senesinde Harran’da vefât etti. Bir dersinde, namaz hakkında şunları söyledi:

Namazda ilk tekbir, Hak teâlânın, namaz kılanların namazından ve kulların ibadetinden müstağni olduğuna işarettir. Yani Allahü teâlânın kulun namazına ihtiyacı yoktur. Rükünlerden sonraki tekbirler, Hak teâlânın ibadeti için, her bir rüknü edaya liyakati olmadığına işarettir. Yalnız rükû tesbihinde tekbirin manası da olduğu için, rükûdan sonra, tekbir almak emredilmedi. İki secdede tesbihat mevcut olmakla beraber, öncesinde ve sonrasında, tekbir almak emir buyuruldu. Tâ ki, alçalmak ve tezellülün nihayet yeri olan secdelerde, hakkıyla ibadet ediyorum düşüncesine kapılmasın! Bu düşünceye mani olmak için secde tesbihinde, a’lâ lafzı vardır. Tekbiri de, sünnettir. Çünkü namaz müminin miracı olduğu için, namazın sonunda, tehıyyatta Resulullah’ın mirac gecesinde, müşerref oldukları sözlerin okunması emredildi. Öyle ise namaz kılan, namazı kendine mirac kılıp, yükselmenin nihayetini namazda arasın! Dünyanın bir saati, Kıyametin bin senesinden daha iyidir. Çünkü bu bir saatte salih ameller işlenebilir. O bin senede bir şey yapılamaz. Şu hâlde, ey mümin, vaktini boş geçirme! Zamanını mamur eyle! Namazlarını vaktinde kıl ki, Kıyamet günü pişman olmayasın. Çok ecir ve çok sevap hâsıl eyleyesin. Hadis-i şerifte bildirilmiştir ki: (Bir namazı kazaya kalıp, kaza etmeden önce, vefat eden kimsenin mezarına, Cehennemden yetmiş pencere açılıp, Kıyamete kadar azap çeker.)

Kasten bir namazını kazaya bırakmış olan bir kimse, pişman olup, tövbe edip bu namazı kaza etmedikçe, yüz bin kere haccetse ve ramazan aylarında oruç tutsa ve Kur’an-ı kerimi hatmetse, yüz bin cami ve başka hayratlar yapsa ve saatte bin kere Allahü teâlâyı zikretse, o kimse yine Allahü teâlânın indinde kötü kimse olup, namazı kaza etmedikçe, o namazın karşılığı olarak günahtan kurtulamaz. Bir kimse Allah için cihada varıp, bir vakit namazı kazaya kalmış olsa, hiçbir namazı kazaya bırakmadan, yedi yüz kere gaza etmesi gerekir ki, tâ o kazaya kalmış namaza kefaret olmuş olsun.

Comments are closed.