Ömrü, lüzumlu yerde kullanmalıdır

Önceki ümmetlere verilen ömre göre, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine verilen ömür, çok azdır. Bu sebeple bu ümmet için, önceki ümmetlere göre dünyâ hayâtı, pek kısadır. Bu kısa ömrü de, en lüzumlu yerde, en lüzumlu şeyde kullanmak gerekir. Bu en lüzûmlu şey de, kalbini toparlamış olanların yani devamlı Allahü teâlâyı hatırlayanların yanında…

Devamını oku

Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak

Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak ve sevâp kazanmak niyeti ile, farzları, sünnetleri yapmaya, harâmlardan, mekrûhlardan kaçınmaya, ibâdet etmek denir. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için çalışana sâlih denir. Bu sevgiye kavuşmuş olana ârif veyâ velî denir. Başkalarının da kavuşmalarına vâsıta olana vesîle ve mürşid, bunların üçüne de sâdık denir. Allahü teâlâ,…

Devamını oku

Noel, putperestlikten gelmektedir

Eski çağdaki putperestlerde veyâ çeşitli milletlerde, tanrıların, yarı tanrıların ve kahramanların efsânevî hikâyelerine mitoloji denir. Bunlarda genelde önce âyîn vardır, sonra bu âyîni îzâh için mitolojik hikâyeler uydurulmuştur. Hayâlî tanrıların ölmesi veyâ dirilmesi ile kendilerinin kurtulacağı zan olunurdu. Kurtarıcı tanrıya inanan kavimlerin âyînlerinin en mühimi, kişinin tanrı ile birleştiğine, bütünleştiğine…

Devamını oku

İslâmiyet, zevkleri yasak etmemiştir

Allahü teâlâ, insanları başıboş bırakmamış, her istediklerini yapmaya izin vermemiştir. Nefislerinin arzûlarına ve tabîî, hayvânî zevklerine, taşkın ve şaşkın olarak tâbi olmamalarını, böylece felâketlere sürüklenmemelerini dilemiştir. Rahat ve huzûr içinde yaşamaları, sonsuz saâdete kavuşmaları için arzularını, zevklerini kullanma yollarını göstermiştir. Bu sebeple dünyâ ve âhiret saadetine sebep olan faydalı şeyleri…

Devamını oku

Yalnız vefât eder ve haşrolunur…

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ve meşhûrlarından olan Ebû Zer Gıfârî hazretleri, Resûlullah efendimizin vefâtından sonra bir köşeye çekilip, son derece mahzûn ve yalnız yaşardı. Hazret-i Ebû Bekir’in halifeliği devrinde de böyle yaşayıp, Onun vefâtından sonra Şama gidip oraya yerleşir. Hazret-i Osman’ın halifeliğine kadar orada kalır. Şam halkına din bilgilerini öğretmekle meşgûl…

Devamını oku

Öyle bir yolculuğa çıkacaksınız ki…

İmân ile küfür birbirlerine zıt olduğu gibi, âhiret de, dünyânın zıddıdır. Dünyâ ve âhiret bir araya getirilemez. Âhireti kazanmak için, dünyâyı yani harâmları terk etmek lâzımdır. Ölümden önce olan her şeye dünyâ denir. Bunlardan, ölümden sonra faydası olanlar, dünyâdan sayılmaz, âhiretten sayılırlar. Çünkü dünyâ, âhiret için tarladır. Âhirete yaramayan dünyâlıklar,…

Devamını oku