Râzı oluncaya kadar dilediğini vereceğim

Şefâat haktır. Mahşer günü tövbesiz ölen mü’minlerin küçük ve büyük günâhlarının affedilmesi için, Peygamberler, velîler, sâlihler, melekler ve Allahü teâlânın izin verdiği kimseler, şefâat edecek ve şefâatleri kabûl edilecektir. Hadis-i şerifte; (Kıyâmet günü, evvelâ Enbiyâ, sonra Ulemâ şefâat edeceklerdir) buyuruldu. Kıyâmet günü izin verilmeden kimse, kimseye şefâat edemeyecektir. İzin alan…

Devamını oku

Herkes sustuğunda ben söyleyeceğim!..

Kıyâmet günü kabirden en önce Peygamber efendimiz kalkacak, en önce şefâat edecek ve şefâati kabûl olacaktır. Cennet kapısını ilk önce O çalacak ve kapı, hemen açılacaktır. Livâ-i hamd denilen bayrak, Onun elinde bulunacaktır. Âdem aleyhisselâmdan itibaren kıyâmete kadar gelen her mü’min, bu bayrak altında bulunacaktır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Peygamberlerin…

Devamını oku

Ehl-i beyt sevgisi

Allahü teâlâ, sevgili Peygamberini, insanların en güzeli, en iyisi, en sevimlisi olarak yarattı. Her iyiliği, her güzelliği, her üstünlüğü Onda topladı. Eshâb-ı kirâmın hepsi, Ona âşık idiler. Hepsinin kalbi, Onun sevgisi ile yanıyordu. Onun sevgisi uğruna canlarını, mallarını fedâ ettiler. Onu canlarından, mallarından, kısaca, her şeyden dahâ çok sevdiler. Onu…

Devamını oku

Kıyâmet günü, elbette vardır

Kıyâmet günü, elbette vardır. O gün, elbette gelecektir. O gün gökler, yıldızlar, üzerinde yaşadığımız dünya, dağlar, denizler, hayvanlar, nebâtlar, madenler, hâsılı her şey yok olacaktır. Gökler parçalanacak, yıldızlar dağılacak, yeryüzü, dağlar, parça parça olacak, toz olup savrulacaklardır. Kur’ân-ı kerîm, bunları haber veriyor ve Müslümânların bütün fırkaları da, buna inanıyor. Buna…

Devamını oku

Edebi olmayan, Allahın rızâsına kavuşamaz

Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek demek, emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, bunlara karşı edebli, saygılı olmak demektir. Peygamber efendimize karşı, ümmetinin edebli, saygılı olması lâzımdır. Hucurât sûresindeki âyet-i kerîmelerde meâlen; (Ey îmân edenler! Allahü teâlânın ve Resûlünün önüne geçmeyiniz! Allahü teâlâdan korkunuz! Ey îmân edenler! Peygamberin sesinden daha yüksek sesle…

Devamını oku

Tasavvuf ilminin gâyesi

İnsanın yükselmesi, saâdet-i ebediyyeye kavuşması, bir uçağın uçmasına benzetilirse, i’tikâd ile amel, yani îmân ile ibâdet, bu uçağın gövdesi ve motorları gibidir. Tasavvuf yolunda ilerlemek de, bu uçağın enerji maddesi, yani benzini demektir. Maksada ulaşmak için, tayyâre, uçak elde edilir. Yani îmân ve ibâdet kazanılır. Harekete geçmek için de, kuvvet…

Devamını oku