İbâdetleri benden gördüğünüz gibi yapınız!

İnsanları Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturan yol, insanın kalbidir. Kalb, yaratılışında temiz bir ayna gibidir. İbâdetler, kalbin temizliğini, cilâsını arttırır. Günâhlar ise, kalbi karartır. Muhabbet yolu ile gelen nûrları alamaz olur. Sâlihler bu hâli anlar, üzülür ve günâh işlemek istemezler. Hatta bunlar, ibâdetlerin daha çok olmasını isterler. Günâh işlemek ise,…

Devamını oku

Amel ve ibâdet, niyetle dürüst olur

Müslümanın yaptığı her amel ve ibâdet, ancak iyi niyet ile dürüst yani kabule lâyık olur. Yapılan her ameli, ibâdeti, şartlarına uyarak ve ihlâs ile yapmalıdır. İhlâs, hâlis, temiz etmek, niyeti temizlemek, yalnız Allah için yapmak demektir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: “Hayırlı işler yaparken niyetlerimizi düzeltmeliyiz. Kalblerimizi, dünyâya düşkün olmaktan…

Devamını oku

Îmân ve ibâdette taklîdin yeri

Taklit, başkasının sözünü, onun delîlini araştırmadan kabûl etmek, inanmak veya yapmak demektir. Başkasını taklit etmek de, iki türlü olur: 1-İnanılacak şeylerde taklit etmek. Gayr-i müslimler, analarını, babalarını, kendi din adamlarını taklit ederek İslâmiyyeti kabul etmiyorlar. Böyle taklit, yanlıştır. Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, böyle taklîdi yasak etmektedir. Müslümânların da, analarını,…

Devamını oku

İyilik edenlere, karşılığını verecektir

Dünyâ ni’metleri geçici, ömürleri ise, pek kısadır. Bunları ele geçirmek için dînini vermek akılsızlıktır. İnsanların hepsi âcizdir. Allahü teâlâ dilemedikçe, kimse kimseye fayda ve zarar yapamaz. Peygamber efendimiz;(Dünyâda harâm edilmiş olan şeyler melûndur. Ancak Allah için yapılan şeyler kıymetlidir) buyurdu. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:“Bu dünyâ malları, mülkleri geçicidir ve…

Devamını oku

İsrafta hayır, hayırda da israf yoktur

Malı, parayı, İslâmiyyetin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtmaya, vermeye, İsrâf denir. Mürüvvet, faydalı olmak, iyilik yapmak arzûsudur. İslâmiyyete uymayan isrâf, harâmdır. Mürüvvete uymayan isrâf ise, tenzîhen mekrûhtur. Kur’ân-ı kerimde meâlen:(İsrâf etmeyiniz! Allahü teâlâ, isrâf edenleri sevmez) buyurulmaktadır. Peygamber efendimiz buyurdu ki:(Kıyâmet günü herkes, dört suâle cevâp vermedikçe hesaptan kurtulamayacaktır:…

Devamını oku

Gözümün nûru ve lezzeti namâzdadır

Âkıl ve bâliğ olan her Müslümânın, beş vakit namâzı, vaktinde kılması farzdır. Vaktinde kılamadıkların, kazâ etmeleri de farzdır.Allahü teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibâdet etmeleri için, namâzı farz etti. Nisâ sûresinin 103. âyeti, namâz mü’minler üzerine, vakitleri belirli bir farz oldu demektir. Hadîs-i şerîfte;(Allahü teâlâ, her gün beş vakit namâz kılmayı…

Devamını oku